Dr. Bülent URAN

Kişisel Web Sitesi

Üyelik Girişi
HOLİSTİK SAĞLIK

EKampı Bölüm 8




İşte ellere sarılıp ağlama bittikten sonra omzuna dayandım Alinin...

Hem ağlıyorum hem hıçkıra hıçkıra “daha başka kimin acılarını tutuyorum” diye soruyorum onlara…

Onlar hem kimse işte…

Aklıma annem geliyor… Bir ses o sana ait değil diyor… Üvey babam geliyor… O daha yaşıyor diyor… Orhan, Sinan falan geliyor… Hayır onların seninle bir işi yok diyor…

Sonradan bunları düşününce şöyle bir teori geliştirdim…

Herkes bu dünyadan giderken acılarını başkalarına emanet ediyor…

Muhtemelen de en sevdiklerine paylaştırıyor…

Ama ölmeden başkalarının acılarını boşaltma şansımız yok…

Ama bana göre daha da ilginci eğer örneğin beni seven bir akrabam bana acısının bir kısmını bırakırken eğer kendisi kendisine bırakılmış acıyı boşaltmamışsa ki çoğu zaman böyledir… bu acıları da istemeden ve bilmeden sevdiklerine devredip gidiyor…

Bu nedenle de nesillerin acılarını bedenlerimizde taşıyoruz… Bunlar çok derin hipnozlarda, özelliklede ciddi kronik hastalıkların çözülmesi aşamasında regresyonlarda karşımıza çıkıyor…

Neyse sonunda boşalmam bitti… bayağı rahatladım… Bedenimden ciddi bir sıkıntı kalmıştı…

Cuma sabahı sürprizi böyle sonuçlanmıştı ama henüz gün bitmemişti ve öğleden sonra da beni  yeni sürprizler bekliyordu…

Öğleden sonra Ali yine işe bireysel başladı…

Bir iki kişiyle mesele cadılara dayandı… Neredeyse bütün kadınlar geçmişinde ya cadı ya da şifacı olduğunu düşünüyorlardı..

Bunun üzerine Ali Cadıların acılarını akıtma meditasyonuna başladı… gözlerimizi kapadık da… ben o ara benle ne alaka diyordum… bari ben başka bir şeylere odaklanayım…

Sonra sandalye de oturup bir taraftan müzikleri bir taraftan Alinin telkinlerini dinlerken…

Ali şöyle dedi… geçmişte ya da şimdi şifacı olup yeteri kadar başkalarını şifalandıramadıklarını düşünenler… cümleler akarken.. ben soğuk soğuk terledim… bir anda son zamanlarda aklımın köşesine takılan bir durumu netlikle fark ettim…

Anneme yardım etmekten kaçıyordum sanki… Annem meme kanseriydi… 15 – 20 yıllık meme kanseri geçen yıl yeniden hortlamıştı ve bayağı da ilerlemişti… İzmir’deki eski doktoru, ameliyatta kitleyi çıkaramamış ve kemoterapiye başlamıştı… Ben o sıralar İzmirdeki bir arkadaşımdan ona regresyonla yardım etmesini istedim, randevularını da aldım ama annem inatla kemoterapi dedi de başka bir şey demedi… Hem babamın hem de kız kardeşimin canını çıkardı… Neyse sonunda 3-4 kür kemoterapiden sonra artık yapacak bir şey yok deyip bıraktılar… kanserin durumu da ilginç.. İlerlemesine rağmen vücuda yayılmıyor… ama geri adımda atmıyor.. Öyle sanki bir şeyleri bekliyor…

(Neyi beklediğini ertesi gün söylediler zaten… Kimler mi? işte Onlar!)


Endes kampındaki spiritüel keşiflerden esinlenerek hazırlanmış kişisel gelişim çalışması

30 Ağustos 2015 - Spiritüel Gelişim ve Yeniden Sevgiyle Doğmak

Ayrıntılar için tıklayınız