Birinci bölümde emosyonel skala kavramından bahsetmiştim.

Esther Hicks’in kitabındaki derecelendirmeyi size tanıttım. Bu skala hastanın duygusal durumunu değerlendirmek için kullanılır. Terapide emosyonel skalanın kullanılmasıyla ilgili başka değerlendirmeler de var.

Bu bölümde hipnozun hastanın emosyonel skalasını nasıl değiştirdiğine dair örnekler vereceğim. 

1956 da Hornet Hall (bir tıp doktoru) “ Otokoşullanma; başarılı bir yaşam için yeni bir yol” isimli kitap yazmış. Bu kitapta kendi emosyonel skalasından bahsediyor. Self hipnozun bu skalayı düzeltmek için nasıl kullanılacağından bahsediyor.

15 yıllık Duke Üniversitesindeki araştırmaları sonucu geliştirdiği MOOD-METER (ruhsal durum ölçer) tanıtıyor.

MOOD-METER 30 düzey emosyonel durum belirlemiş.

15. Ekztazik

14. Çok sevinçli, zafer kazanmış kadar çoşkulu

13. Sevinçli, çoşkulu

12. Memnun, gururlu

11. hoşnut

10. keyifli

9.  neşeli, canlı

8. kaygısız

7. mutlu

6.  iyi hissetme

5. tatmin olmuş

4. cesaretli

3. güleryüzlü

2. amaçlı

1. kararlı

0

-1 kaygılı

-2 endişeli

-3 yalnız

-4 engellenmiş

-5 üzgün

-6 hayal kırıklığı

-7 çökmüş

-8 kasvetli

-9 mahzun

-10 cesaretsiz, ümitsiz

-11 bıkkın

-12 depresse hal

-13 umutsuz

-14 umudunu tamamen kesmiş

-15 sefil hissetmek

Türkçe duygu durumlarını ifade etmede fakir bir dil. Arapçadan transfer olmuş bazı kelimelerde olmasa hiçbir durumu ifade edemeyeceğiz. Bu nedenle İngilizce bilenler için aşağıda İngilizce listeyi veriyorum.

15 Ecstatic
14 Triumphant
13 Jubilant
12 Elated
11 Delighted
10 Joyful
9 Gay
8 Lighthearted
7 Happy
6 Pleased
5 Satisfied
4 Encouraged
3 Cheerful
2 Purposeful
1 Determined
0
-1 Anxious
-2 Worried
-3 Lonely
-4 Frustrated
-5 Upset
-6 Disillusioned
-7 Downcast
-8 Gloomy
-9 Downhearted
-10 Discouraged
-11 Disgusted
-12 Depressed
-13 Desperate
-14 Despairing
-15 Miserable

Duke Univ skalası Esther’in skalasından farklı. Tamamen depresyon bulgularına göre yapılmış bir skala. Bu nedenle tüm öfke benzeri duygular üzgün (upset) duygusu içinde saklanmış. Aksine depresyon benzeri ya da mutluluk benzeri duygular bol bol derecelendirmiş. (Böyle olunca daha bilimsel oluyor. Ne kadar bol rakam karmaşası ve karışık istatistik kullanırsanız bir yazı o kadar bilimsel kabul edilir.)

Burada niyete bakalım. Bir kişi mood-meter benzeri bir ölçümleme ile kendi durumunu değerlendirebilirse belli bir zamanda hangi ruhsal durumda olduğuna karar verebilir. Kitapta bir kişinin kendi ruhsal durumunu nasıl değerlendirebileceği ve grafik üzerinde nasıl izleyebileceği anlatılmış.

Kitabın bizi ilgilendiren yanı orada otoko-oşullanma denilen self hipnozun kullanılmasının bir kişiyi emosyonel skalada adım adım yukarıya doğru yönlendirdiğidir.

Hemşireler üzerinde deneme yapılmış. Önce ders öncesi ölçümleme yapılmış. Sonra 40 dk lık bir hipnoz dersi verilmiş. Dersin sonunda 8 dk self hipnoz uygulanmış. Mood durumu 1/5 oranında yükselmiş.

Buna benzer bir çok çalışma benzer sonuçlar vermiş.

Aslında kitapta kullanılan self-hipnoz tekniği self hipnoz kabul edilemiyecek kadar basit bir teknik. Daha çok kişinin kendine ego güçlendirici telkinler vererek gevşemesi gibi bir şey. Tam bir hipnoz sayılmaz bile. Yani self hipnoz daha profesyonel bir şekilde uygulanırsa çok daha güçlü anti depressan etki yaratacaktır.

Aslında bunu kendi yöntemlerinizle her hastanızda uygulayabilirsiniz.

Seans başında ruhsal durumu derecelendirin. Sonra EFT, NLP yada self hipnoz (direk telkin hipnozuda olabilir) uygulayın ve seans sonunda ruhsal durumunun ne durumda olduğunu kontrol edin. (Mutlaka rakamsal ya da derecelendirme yapın ki kişi ikna olsun. Bu pekiştirme yaratacaktır.).

Daha da bilimsel ve objektif bir yolda benim kullandığım freeze frame tekniğini ve cihazını uygulamak. (bakınız: http://www.hipnozmerkezi.com/heartmath.html). Böyle bir data toplamak hem size uzun vadede hastanızı nereden nereye götürdüğünüzü gösterecek hem de diğer hastalara sunacağınız güzel bir materyel ve ikna edici olacaktır.

Hipnoz-NLP-EFT gibi çalışmalarda sıradan insanın en merak ettiği şey “ bu şey gerçekten işliyor mu” “hipnoz ne kadar işe yarıyor”. O halde onlara elle tutulur gözle görülür ölçümlenebilir bir şeyler vermemiz gerekir. Eğer böyle bir şeyiniz yoksa en fazla “ insanlar seans sonunda daha iyi hissederler” gibi içi boş ne anlama gelmediği şeyler söylemek zorunda kalıyorsunuz. Halbuki elinizde giriş ve çıkş ölçümleme dataları olursa bunu süslü renkli grafiklerle gösterebilirseniz çok daha etkili bir sunum ve ikna yöntemi yaratmış olurusunuz.

Örneğin bir hastanıza sunum yaparken 30 hastanın ortalaması seans başına % şu kadar iyileşme göstermektedir gibi rakamlar kullanırsanız çok daha ikna edici olursunuz. Önümüzdeki yazıda size böyle bir form örneği vereceğim.

Ayrıca her çalışmanızı rakamlandırırsanız bilimsel dergilerde araştırma olarak yayınlayabilir medyaya çalışmalarınız daha kabul edilebilir olarak sunabilirsiniz. Her şeyden önemlisi yaptığınız işin yararına kendinizi çok daha fazla ikna edebilirsiniz.

Sağlıklı günler.

Dr. Bülent Uran