Dr. Bülent URAN

Kişisel Web Sitesi

Üyelik Girişi
HOLİSTİK SAĞLIK

Bölüm 15 -Yol Haritası

Duygu Koçunun Yol Haritası

Geçmişin hipnozunu bozmak için yıllardır yaptığım bireysel çalışmalar, grup workshopları ve yaz kamplarının sonunda, herkesin kullanabileceği basit bir yol haritası şeması oluşturdum. Bir duygu koçunun ister kendine, ister başkalarına yardımcı olmak niyeti varsa, bu yol haritası hem çok öğretici oluyor, hem de çözümleyici…

Şu ana kadar anlattıklarımın bir özetini de bu yol haritasının içinde bulacaksınız.

1. Adım; BBB

Çalışmanın ilk adımı Bilinçli Bakıştır. Neye bilinçli bakıyoruz? O andaki duruma bilinçli bakıyoruz. Buna ben şemamda X durumu diyorum. Bu X durumu dışsal bir olay olabileceği gibi içsel bir şey de olabilir. Dışsal olay o anda kişiyi içeren ve vuku bulan bir şey de olabilir. Gözlemlediği bir durum da olabilir. Kendi başına değil de başkasının başına gelen bir şey de olabilir. İçsel şeyler düşünceler, hayaller, hatırladıklarımız, ya da fiziksel bedenimizde vuku bulan herhangi bir şey (hastalık gibi) olabilir. Geçmişten bir olay hatırlanması, gelecekle ilgili bir şey düşünülmesi de X durumuna örnektir.

Bilinçli bakışı 2 ayrı soru ile test ederiz, ya da oluştururuz. İlk soru şudur. "Bu X durumu karşısında ne hissediyorsun, ya da ne hissediyorum?"

His; bedende yeri belli, vasfı belli, şiddeti belli fiziksel deneyimdir. O nedenle, bilinçli bakış aslında bedene bilinçli bakış olmaktadır (Kısaca BBB). Kişi önce ne hissettiğini bulacak. “Göğsüm sıkışıyor” gibi olumsuz bir histir aradığımız. Yani kötü hissediyorsa, demek ki ortada bir sorun var demektir. (Unutmayın. Sorun; durumlar karşısında hissettiklerimizdir, demiştim).

Hissi bulduktan sonra ikinci soruya geçeriz.

“Bu durumda bu hissi hissetmen gerekiyor mu?”

Otomatik yanıt şudur. “Hissettiğime göre demek ki hissetmem gerekiyor.”

Ya da karşı soru gelebilir. “Siz olsanız hissetmez misiniz?”

Ya da biraz uyanık olanlar şöyle sorarlar. “Hissetmemem mi gerekiyor?”

Bu soru, yani “Bu durumda bu hissi hissetmem gerekiyor mu?” sorusu son derece kritik bir öneme haizdir. Bu soruya verilecek yanıt için gösterilecek zihinsel egzersiz bile kişide bir farkındalık yaratacaktır.

Hangi hisleri hissetmemiz, hangi hisleri hissetmememiz gerekir?

Yanıt basittir. Eğer o anda hissettiğimiz his bize aklımızla ve beş duyumuzla fark edeceğimizden daha fazla bir bilgi veriyorsa o hissi hissetmemiz, hatta hissetmeye devam etmemiz gerekir. Ayak burkulması örneğini vermiştim. Burkulan bölgedeki doku zedelenmesini bize en iyi bildiren şey ağrıdır. Gözümüzle ya da aklımızla o bölgedeki zedelenmenin sürüp sürmediğini anlayamayız. O halde o ağrı gereklidir ve hissetmemiz yararımızadır.

Diğer bir örnek geçmişte yaşadığımız bir ayrılık olayı olsun. O olayı hatırladıkça karnıma bir kasılma geliyor. Ya da kalbim sıkışıyor. Bunu hissetmem gerekiyor mu? Bu hissin bana ne yararı var? Gerçekte hiçbir yararı yok. Olmuş bitmiş bir olay. Hatırladıkça kötü hissediyorum sadece. O zaman bun hissi hissetmenin ne faydası var? Hiçbir faydası yok. Ek bir bilgi de vermiyor. O zaman neden hissediyorum? O olayla ilgili sıkışmış bir duygu var. Ya bir öfke, ya bir suçluluk, ya da hayal kırıklığı gibi bir şey… Bu his olsa olsa bize şu bilgiyi vermektedir; “Dikkat et enerji bedeninde sıkışmış duygu mevcut.” O halde artık bu hisse ihtiyacımız yoksa bu hissi yaratan duygudan kurtulmamız gerekecektir. Basitçe yanıtımız “bu hissi hissetmeme gerek yok” olacaktır.

2. Adım; HHH

O zaman ne yapacağız? Sakın ola ki “madem hissi hissetmeme gerek yok, o zaman hissi hissetmeyecek bir ilaç falan bulayım” demeyin. Bu işi psikiyatristler gayet güzel yapıyor zaten. Bizim işimiz psikiyatristlerin alanına burnumuzu sokmak değil. Tamamen farklı bir yol izleyeceğiz.  Biz duygu koçuyuz. Biz geçmiş hipnozu bozucusuyuz. Biz kişisel gelişimciyiz. Hissi yok saymak ya da yok etmeye çalışmak hipnozu güçlendirmekten başka bir işe yaramaz.

Şimdi tekrar bilinçaltına bakalım. X durumu için hissi yaratan bilinçaltıydı. Neden yarattı? X durumunu tehdit olarak algıladı. Eğer biz de bilinçli olarak hissi onaylarsak, bilinçaltına “sen haklısın, bu tehlike” geri bildirimini vermiş oluruz. Burada hissi onaylamayı, hissin bir tehlikeyi haber verdiğini kabul anlamında kullanıyorum. Hissi hissetmemek için yapılacak herhangi bir şey (buna sigara içmek, hatta başını kaşımak bile dahil), ya da X durumunu düzeltmek için gösterilecek herhangi bir çaba ya da eylem, bilinçaltı tarafından verdiği mesajın onaylanması olarak algılanacaktır.

Eğer biz, bilinçli aklımızla, bilinçaltının algısının yanlış olduğuna karar vermişsek, bunu bir şekilde bilinçaltına bildirmemiz gerekir. Bilinçaltı ile ancak bilinçaltının dili ile haberleşebiliriz? Bilinçaltı bizle ne ile haberleşiyor? Hislerle. O halde bizimde ona mesajı hislerle göndermemiz lazım. Ama hissi nasıl bulacağız da bilinçaltına mesaj olarak göndereceğiz? Bu arada hislerle haberleşmek hakkında bir fikrimiz yok. Ama hazırda bir his var. İşte o X durumu karşısında hissettiğimiz his, haberleşme için hazır bekliyor. O halde tek yapmamız gereken hissi hissetmeye devam etmek.

Bu ne demek? Gözlerimizi kapatarak (açık da olabilir) bedenimizdeki o hissetmemize gerek olmayan hissi hissetmeye devam edeceğiz. Bu paradoks durum kafamızı karıştırmasın. “Mademki hissetmememiz gereken bir his oluşmuş, neden daha fazla hissedelim?” demeyin. Bu kademe duygu koçunun tüm diğer zihinsel, enerjisel, psikoterapötik, psikolojik, NLPvarik, tıbbi iyileştirme iddialı tekniklerden en önemli ayrılma noktasıdır. Tüm bu tekniklerde temel amaç, bir hissi yok etmek üzerine kurgulanmışken, burada amaç, hissi enerji bedenine ve bilinçaltına bir ulaşma aracı olarak kullanmaktır.

Kötü olarak algıladığımız bir hissi hissetmeye devam etmek, tam bir paradigma değişimidir.

Tüm sıkışmış duyguların içinde “şu ya da bu oranda duygularımı hissetmemem gerekir” inancı da destekleyici bir yer tutmaktadır. Diğer bir deyişle birçok hipnozun yaratılmasındaki temel inançlardan biri budur.

Yani biz hissi hissetmeye devam kararı vererek hissi hissetmeye odaklandığımız anda, üzerinde çalıştığımız hipnozu besleyen önemli bir inancı sarsmış olacağız. Hissi hissetmenin bir sakıncası olmadığı bilgisini bilinçaltına aktarmış olacağız. Ayrıca hissi hissetmeye devam ederek, bilinçaltına “mesaj alınmıştır, değerlendirilmiştir ve X durumu için herhangi bir tehdit unsuru bulunmamıştır” geri bildirimini de vermiş olacağız.

Hissi hissetmenin diğer bir yararı da duyguyu titreştirmeye devam etmemiz olacağıdır. Eğer X durumu bir hipnozsa ve X durumu nedeniyle kötü hissetmişsek, bu X durumunu besleyen duygusal enerji titreşmiş demektir. Temel amacımız hipnozu bozmak, hipnozu bozmak için de bu hipnozu besleyen duyguyu akıtmak olduğuna göre, öncelikle boşaltacağımız duygunun titreşmeye devam etmesi gerekir. Duygu titreştirmenin en esaslı yollarından biri, o duyguya odaklanarak o duyguyu hissetmeye devam etmektir. Bir duygu ancak titreşirken boşalır.

Hissi hissetmeye devam etmenin üçüncü bir yararı ise, titreşen duygunun akmasına yardımcı olmaktır. Zihinsel olarak hissi hissetmeye odaklanmak, enerji bedeninde sıkışan duyguya odaklanmak demektir. Sıkışan duyguya odaklandığımız zaman, hem zihinsel enerjimizi, hem de zihnimiz aracılığıyla, tüm evrensel enerjiyi duygunu üzerine foküslemiş oluruz. Burada odaklanma anı bir yakınsak merceğin odaklanmasına benzer işlev görür. Yani enerjiyi alır, duygunun üzerine odaklar. Bu güçlü enerjinin bozuk bir titreşim olan duygusal sıkışmışlığın üzerine yoğunlaşması, güçlü bir türbülans yaratır ve duygu çözülme aşamasına girer.

O halde duygu koçunun yol haritasında 2. Kademe HHH kademesi olmaktadır. (HHH = Hayırsa hissi hisset).

3. Adım: DDD

Yol haritamızdaki 3. Kademeye geçme durumuna hissi hissetmenin sonuçlarına göre karar vereceğiz.  Hissi hissetmeye başladıktan sonra iki durumdan biri gerçekleşir. Birinci durum yavaş yavaş hissin etkisinin azalmaya başlamasıdır. Yani hissi kaybetmeye başlarız. Bunun anlamı nedir?

Büyük ihtimal hissi besleyen duygusal enerji akma aşamasına geçmiştir. Yani bilinçaltı aldığı mesaj doğrultusunda duygunun akmasına izin vermiştir. İkinci ihtimal başka bir hipnoz devreye girmiş ve hissi hissetmekle ilgili, hisleri hissetmemem gerekir inancının etkisiyle bir takım bilinçaltı mekanizmalarla, beyinsel düzeyde hissi hissetme devre dışı bırakılmaya başlanmıştır. Bu ikinci ihtimal daha çok başlangıç dönemlerinde karşımıza çıkabilir. Yani hissi hissetmekle ilgili paradigması tam oluşmamış ve hissi hissetmekle ilgili şüphesi olan kişilerde devreye girer. Ama ısrarcı olanlarda, bilinçaltı bu seçeneği işletmeyecektir.

Hissi hissetmeye devam etme sonucunda, bilinçaltının duygusunu kendiliğinden akıttığı duyguların, daha hafif ve yüzeysel duygular olma ihtimali yüksektir. Tekrar X durumuyla karşılaşıldığı zaman o X durumunu besleyen daha esaslı ve derin duygular devreye girecek ve onlar sadece hissederek boşalmayacaktır.

Hissi hissetmeye devam edersek oluşacak olan 2. durum duygunun oturması olacaktır. Duygunun oturması ne demektir? Hissedilen hissin gittikçe şiddetinin artması, sınırlarının daha belirgin hale gelmeye başlamasıdır. Yani sanki sıkışmış duygu rötüşlanmış ve kalan kısım yoğunlaşmıştır. Bu yoğunlaşma ile titreşme daha güçlü ve daha net hissedilmeye başlanır. Bu duygu oturmasını bir duygu koçu şu şekilde okuyacaktır. Bilinçaltı yeni bir mesaj vermektedir. Bilinçaltı şöyle demek istemektedir. “Tamam, mesajı aldım. X durumunda bir tehdit yok. Artık bu inancı besleyen duyguları çözmem gerekiyor, ama bunu ben tek başıma yapamayacağım. Bana bir destek gerekiyor.” Yani bilinçaltı, bilincin desteğini ve muhtemelen de o inancı yerleştiren olayların bilinçli açıdan değerlendirilmesini istiyordur.

İşte tam burada artık hissi hissetmek dışındaki duygu boşaltma tekniklerini kullanmaya başlayabiliriz. Duygu neden sıkışmıştı? Döngüsünü tamamlayamadığı için. O halde sıkışmış duyguyu boşaltmak demek duyguyu döndürmek demektir. Duyguyu döndürmek için de duygu boşaltma tekniklerinden yararlanacağız. Nedir bu teknikler? EFT, NLP, Nefes, Telkin, İmajinasyon, Enerjiyi harekete geçirme, regresyon gibi duyguya ve duyguyu yaratan olaylara odaklı tekniklerdir. Tüm kitap boyunca bu tekniklerin ne zaman nerede nasıl kullanacağımızdan bahsedeceğim.

Bu tekniklerin hepsi çok önemlidir ama burada özellikle üzerinde durmamız gereken teknik regresyondur. İleride de bahsedeceğim gibi, geçmişte yaşanan olaylarla ancak bilinçaltı şekillenmektedir. O nedenle bu olayların çözülmesi duygunun boşalması açısından önemli bir yer tutmaktadır. Çoğu zaman o olayla ilgili bilinçli bakışı bilinçaltı test etmek ister. Yani duygunun sıkışması çoğu zaman, bilinçaltının bilince “bak sana bir şey göstereceğim, eğer sen bir şey demezsen duyguyu boşaltmaya başlayacağım.

İşte bu 3. Kademe DDD kademesi diyoruz. (DDD= Duyguyu Doğasına Devret).

 

 Son düzeltme: 22.01.2017


Yorumlar - Yorum Yaz