Dr. Bülent URAN

Kişisel Web Sitesi

Üyelik Girişi
HOLİSTİK SAĞLIK

İLAÇ; İKİ TARAFI KESKİN BIÇAK

İLAÇ; İKİ TARAFI KESKİN BIÇAK

Belli bir hastalığınız olmasa bile şöyle bir hafızanızı yoklayın. Herhangi bir iyileşmeyen sorununuz yok mu? Örneğin bel ağrısı… Örneğin kulak çınlaması... Halsizlik… Zaman zaman ciltte kaşıntılar... Ve bunlara benzer değişik nedenler yüzünden belli bir süre ya da zaman zaman ilaç kullanmadınız mı?

Hele ciddi hastalıklara konu gelince… Örneğin kansere… Son kırk yılda kansere harcanan paranın sadece ABD de 500 milyar dolar olduğu hesaplanmaktadır. Ama acı gerçek kanserden ölme riski çok fazla değişmemiştir.

İnsan ömrü değişen sağlık koşulları nedeniyle son yüz yılda neredeyse iki kat artmıştır. Yani 1900’lerin başlarında ortalama ömür 40-50 yaş arasındayken günümüzde 70-80 bandına gelmiştir. Ama acı gerçeğe dönelim. Yapılan hesaplar şu anda büyümekte olan neslin yani çocuklarımızın ve torunlarımızın anne babalarından daha kısa ömürlü olacağını belirtiliyor. Sadece 2013 yılında ABD’de sağlığa harcanan para 3 trilyon dolar olmasına rağmen bu böyle.

Hesaplamalara göre 2050 yılında her 3 kişiden biri şeker hastası olacak.

Şu anda 65 yaşını geçen her 8 kişiden biri Alzheimer hastası. Önümüzdeki 20 yılda bu rakam dört kişide bir olacak. 2012 yılında Dünya Sağlık Teşkilatına 14 milyon yeni kanser vakası bildirilmiş. 20 yıl sonra bu rakamın yılda 22 milyon olacağı hesaplanıyor. Yani yirmi yıl sonra dünyada yılda 13 milyon kişi kanserden ölecek.

Astım, egzema, haşimato, saman nezlesi, MS vs tüm bu oto-immün hastalıklar sürekli artıyor. Bağışıklık sistemini ilgilendiren bu hastalıkların son 30 yılda dört kat arttığı hesaplanıyor. Yani ben 40 yıllık hekimim. Ben doktorluğa başladığım yıllarda bu tip hastalıklara dört kat az rastlıyorken şimdiki yeni doktorlar için sıradan hastalıklar haline gelmiş durumda.

Günümüzde neredeyse iki kişiden biri klinik olarak tespit edilebilen bir alerjiye sahip durumda… Alerji normalde zararsız olan bir maddeye bedenimizin aşırı reaksiyon vermesidir. Bağışıklık sistemleri sapıtmış. Ya normal bir maddeye aşırı reaksiyon gösteriyor, ya da kendi bedenimizdeki normal yapıları yabancı zannedip onlara saldırıyor. Ot-immün dediğimiz bu durum.

Şimdi bu sorunlarınıza çare aramak için doktora gittiniz. Teşhis yapıldı. En az iki adet ilaç yazılmış bir reçeteniz vardır artık. Yapılan araştırmalar toplumun her an en az yüzde yetmişinin şu ya da bu, bir nedenden dolayı sürekli ya da belli bir süre ilaç kullandığını gösteriyor. Ağrı kesici, anti inflamatuar (iltihap çözücü), antidepressan, antibiyotik. En çok yazılan ilaçlar.

Her dört kişiden biri günde 10 ila 19 arasında hap yutuyor. 18 yaş ile 65 yaş arasındaki bir kişiye bir yıl boyunca kişi başı en az 12 çeşit ilaç yazılıyor. 65 yaş üstünde bu rakam otuza çıkıyor. (Bu rakamlar ABD için geçerli. Türkiye için en iyimser bakışla bu rakamları iki ile çarpın).

Çocuklarda durum daha da vahim. Beş çocuktan biri her ay en az bir ilaç kullanıyor. Size bir alıntı…

Sağlık Bakanlığı verilerine göre, Türkiye’de 2014 yılında 1 milyar 969 milyon kutu olan ilaç tüketiminin, 2015 yılında 2 milyar 46 milyona yükseldiğine dikkat çeken Dr. Kemik, “Ülkemizde kişi başına ilaç tüketimi yaklaşık 26 kutuyu bulmuştur. Toplam reçete içerisinde ise antibiyotik önemli bir yer tutmaktadır. OECD 2015 Sağlık Raporuna göre, her bin kişi için günlük antibiyotik kullanımında ülkemiz binde 42,2’lik antibiyotik kullanımı ile dünyada birinci sırada yer almakta olup, antibiyotiklerin basit hastalıklara karşı etkisiz kaldığı ülkeler arasında ise ilk 3’te yer almaktadır” dedi.

Eğer aynı anda beş farklı kronik sorununuz varsa (örneğin diyabet, hipertansiyon, osteoporoz, osteoartrit, solunum sorunu) bu sorunları tedavi etmek (!) için en az on iki çeşit ilaç kullanmak zorundasınız. Tedavi etmek yanına ünlem koydum çünkü yapılan aslında tedavi değil sadece bir mekanizmayı durdurmak. Yani tansiyon hastası iseniz size verilen ilaç tansiyonun nedenini tedavi etmiyor. Tansiyon yüksekliğine damar basıncı neden olduğu için damarları gevşeterek basıncı düşürüyor. Ama damarlarınız niçin kasıldı? Buna bakmıyor.

Yaş ilerledikçe her mevcut kronik hastalığın yanına yenileri eklenir. Tansiyon yüksekliği yüksek kolesterolle beraberdir. Depresyon, artrit, kalp yetmezliği, uykusuzluk, uyku apnesi birbiriyle beraber olmayı seven hastalıklardır. Bu durumda günlük alınacak ilaç sayısı yirmiyi bulur. Bu söylediklerim fantezi değil. Hemen her gün muayenehaneme ilaçlarını torbalarda taşıyan hastalar uğramaktadır.

Bu kadar çok ilacı bir arada kullanmanın bedeli ağır olmaktadır. Maddi bedelden bahsetmiyorum. Bedeninizin ödediği bedelden bahsediyorum. Yan etkiler, hayatı tehdit eden yan etkilerdir söz konusu olan. 2011 yılında acil servislere sadece ilaç yan etkisinden dolayı 2.3 milyon başvuru yapılmış. Bu rakam 2005 de 1.3 milyonmuş. Beş yılda yüzde 84 artış olmuş. 100.000 e yakın insan ilaç yüzünden 2011 de hayatını kaybetmiş. İlaçlara bağlı ciddi yan etkilerden dolayı 573 bin kişi hastaneye yatırılmış.

Hastaneye yatmak da başka bir yönden riskli… 1999 yılında yaklaşık yüz bin kişi de hastanede yapılan tıbbi yanlışlıklar yüzünden ölmüş. 2013 de bu rakam 440 bine çıkmış. Dikkatinizi çekerim. Bu sayı hastaneye yatılan hastalığın yüzünden olan ölümler değil. Tedavide yapılan yanlışlıklar yüzünden olan ölümlerden bahsediyoruz.

Yağmurdan kaçarken doluya tutulmak desek yeridir. Bari ilaç içmekle kelleyi koltuğa alıyoruz, bu riske değse canımız yanmayacak. Poliklinikte doktorunuz size ilaç yazarken kaç saniye düşünüyor dersiniz. Belki beş, belki on. Hayatınıza mal olabilecek bir karar beş on saniye içinde veriliyor. Verilen ilaç neyi iyileştirecek? Hiçbir şeyi. Sadece zaten bozulmuş bir düzeneğin bedende kötü sonuçları olmasın diye başka mekanizmaları bozarak elde edilmeye çalışılan bir iyileşme çabası söz konusu olan.

Tıp endüstrisinin kurbanı mı olmak istiyorsunuz, yoksa kendi sağlığınızın efendisi mi? 2. Şıkkı seçenler yazılarımı okumaya devam edebilirler.