Dr. Bülent URAN

Kişisel Web Sitesi

Üyelik Girişi
HOLİSTİK SAĞLIK

BU SUYUN KAYNAĞI NEREDEN GELİYOR?

BU SUYUN KAYNAĞI NEREDEN GELİYOR?

Bedenin üçte ikisi sudur. Beynin bile %70’i su içerir. Su besinlerin ve oksijenin hücrelere dağılmasını sağlar Aynı zamanda birikintileri bedenden akıtmayı sağlıyor. Eğer bedende toksik birikimleri temizleyecek yeteri kadar su yoksa o zaman birikim başlar. Su aynı zamanda enerji üretimi için de gereklidir ve eklemlerin kaygan kalmasını sağlar.

Suyun sağlık açısından önemi tartışılmaz.

Ama hangi suyun? Tabii ki kaliteli suyun… Sadece içtiğimiz değil yıkandığımız suyunda kalitesi önemli…

Ne kadar su içmemiz lazım? Bu kişinin yapısına ve hareket durumuna göre değişiyor. Ama çoğunluk yeteri kadar su içmiyor. Yani kronik bir gizli dehidrasyon (susuzluk) söz konusu. Artık cep telefonlarıyla o kadar meşgulüz ki susadığımızı bile fark etmiyoruz.

Susuzluğun belirtileri tabii ki susamak, kuru cilt, koyu renkli idrar ve yorgunluktur.

Susuzluk durumunda mide yanması ve kabızlık gibi sindirim sorunları olur. Böbrek iltihabı ve taş oluşması riski artar. Cilt daha çabuk kırışır ve çatlar. Kan basıncı artar. Baş ağrıları olur.

Susadıkça ya da açlık hissettikçe önce su içilmesi gerekiyor. Açlık hissedince önce su için. On dakika bekleyin. Açlık yok olursa açlık hissinin nedeni susuzluk olmuş olur. Ancak yaşlandıkça susuzluk hissi kaybolur. Bu nedenle 65 yaşın üstünde susmanız da ek olarak birkaç bardak su için.

Diğer bir takip aracımız idrarın rengidir. Suyunuz yeterliyse idrarın rengi açık saman sarısı rengindedir. Renk koyu sarı ise yeteri kadar su içmemişsiniz demektir. Eğer birkaç saat idrarınız gelmediyse bu da susuzluk belirtisi olacaktır.

Bizim ülkede pek alışık değiliz ama yurt dışında gazlı su yani soda içmek pek yaygındır. Soda ve sporcu içeceklerinin yerine saf suyu tercih etmeliyiz. Soda (doğal mineral suyuyla karıştırmayalım), sporcu içeceği, meyve suları, gazlı meşrubatlar, soğuk çaylar (ice tea) hepsinde früktoz şurubu ya da yapay tatlandırıcılar vardır.

Sadece früktoz olsa neyse… Ayrıca bir çok toksik madde, klor, fluor, fitalat, BPA, dis-infection yan ürünleri (DBP) mevcuttur. DBP sudaki organik bileşiklerin klorla birleşmesi sonucu ortaya çıkar. Klor bilindiği gibi suya mikrop karışmasını engellemek için ilave edilir. Ama bu oluşan DBP ürünleri klordan yüzlerce kez daha toksiktir.

Reklamlar bu ticari içeceklerin ne kadar sağlıklı olduğunu bağırır durur. Ama gerçek tam aksidir. Çok enerji ve sağlık verdiği iddia edilen bir enerji içeceğine bakalım. İçinde bromlu bitkisel yağ, suni tatlandırıcı, suni renk verici ve mısır şurubu früktoz bulunur. Şekerli bir içecek her zaman daha fazla şeker alınmasını tetikler.

Bazen sadece içecek alışkanlığınızı değiştirmeniz birçok hastalık belirtisini ortadan kaldırabilir.

Bir başka tehlike şişelenmiş ticari sulardır. Bunlarda yapılan analizlerde ABD’de tam 38 adet bulaşık, olmaması gereken madde tespit etmiş. Bizde bu tip araştırmalar yapılsa bile yayınlanması engelleniyor. Ayrıca Türkiye’de suyun kaynağını ve nasıl şişelendiğini bildirme zorunluluğu yok. “Bu suyun kaynağı nerden geliyor?” diye sormak gerçekten yasak. Bu maddelerin içinde arsenik, mikrop, endüstriyel kimyasal atıklar bile var.

İşte pet şişe kullanımının neden olduğu rahatsızlıklar...

- BPA maddesi (plastiğin yapıldığı madde) östrojen hormonunu taklit ediyor. Bu da pet şişe kullanan erkeklerdeki hormon oranlarını bozuyor.

- Bazı erkeklerde ciddi bir seviyede sperm sayısını azaltıyor.

- Çocuklardaki büyüme hormonlarını etkiliyor. Bu sebeple de çocuklar erken ergenliğe giriyor.  

Kadınlarda göğüs kanseri riskini artırıyor.

- Kalp, şeker ve kanser gibi hastalıklara da davetiye çıkarıyor.

Suyla ilgili anlatımıma bir sonraki yazımda devam edeceğim…