Dr. Bülent URAN

Kişisel Web Sitesi

Üyelik Girişi
HOLİSTİK SAĞLIK

Birikmiş Duyguları Tanımak Çaba İster

Basit zordur. Zihnimizin yapısı karmaşık şeyleri çözmeye programlanmıştır. Bu nedenle basit şeyleri basit olduğu için yapmak istemeyiz. O kadar basitlerdir ki yapmak basitlik gibi algılanır. Ya da basit olduğu için sanki yapmadan da kendiliğinden uygulanabilir gibi gelir. Bu nedenle gözlerimizi kapatıp bedendeki duygulara odaklanmak çok basit gelir.

Bunca yılın sorunları, o karmaşık davranış kalıpları, o psikologların bin bir çeşidinin olduğunu söyledikleri kişilik yapıları nasıl olur da bu kadar basit bir eylemle ortadan kalkar?

Her şeye rağmen bu ilk engel olan “basit şeylerle uğraşamam” egosunu aştıktan sonra çalışmaya başladığınızda bedende duyguları hissetmenin o kadar da kolay olmadığını görüp şaşırırsınız. Bu zorluğun birkaç nedeni vardır.

Birinci neden alışkanlık ve tanıdıklıktır. Bedende birikmiş duyguların oluşturduğu hisler o kadar uzun zaman bedende yerleşmiştir ki, ayağınızdaki ayakkabı gibi tanıdık gelir. Eğer bir numara küçük ayakkabı giymiyorsanız gün boyu ayakkabınızın ayağında olduğunu bilemezsiniz.

“ Gözlerini kapa ve bana öyle yanıt ver. Ayağında ayakkabı var mı, yok mu?”

“Tabii ki var.”

“Nereden biliyorsun?”

“Çünkü ayağımdan hiç çıkarmadım.”

“Ben demin seni hipnoza aldım ve o arada ayakkabılarını çıkardım.”

“Hadi canım, hala ayağımda, çünkü hissediyorum.”

“Ben sormadan önce de ayakkabılarının ayağında olduğunun farkında mıydın?”

“Hayır, ama siz sorunca, ayağıma odaklandım ve hissetim.”

İşte duygulara odaklanmak da böyle bir şeydir. Duygular hep oradadır. Ama odaklanmadan hissedilmez. Ayağımızdaki ayakkabının ayağımızda olduğunu anlamak için nasıl ayağımıza odaklanmamız gerekiyorsa birikmiş duyguların bedenimizin değişik yerlerindeki varlığını anlamak içi her bir beden bölgesine odaklanmamız gerekir.




Zihnimizi bir MR cihazı gibi kullanarak bedenimiz her bir bölgesini tarayabilir ve duygusal check-up’ını yapabiliriz. Zaman içinde rahat bir bölgeyle huzursuz bir bölgeyi birbirinden ayırmaya başlarız.

Kararlı ve ısrarlı bir şekilde bu basit gibi görünen çalışmayı yapmazsak bedenimizdeki birikmiş olumsuz hisleri fark etmeyiz ve sanki her şey yolundaymış yanlış algısına kapılabiliriz.

İkinci neden ise bilinçaltında yerleşmiş olan “duygularımı hissetmemem gerekir” inancıdır. Çocukluğumuzdan itibaren duygularımız büyük olasılıkla onaylanmamıştır. Ağlamak ayıptır. Suçunu itiraf etmek cezayı getirir. Kızmak daha çok tepki çeker. Korkmakla dalga geçilir. Aile içinde duyguları gizleme eğilimi vardır. Anne babanın arkasından kendi kendine her türlü kötü lafı eder ama baba eve geldiğinde ona hiç bir şey ifade etmez. Baba bir film seyrederken gözyaşını gizlemeye çalışır ve “gözüme bir şey kaçtı” der. Buna benzer, gözlem, deneyim ve telkinler bilinçaltında “duygularını ifade etmek, belli etmek hatta fark etmek tehlikelidir ve onaylanmaz” inancını yerleştirir.

Üçüncü neden çok küçükken –anne karnından itibaren- bir enerji şeklinde çevremizdeki insanların –anne, baba gibi- yoğun hissettiği duyguları bedenimizin kaydetmesidir. Kaydettikten sonra da bunları kendi duygularımız zannederiz. Kendi üretmediğimiz bu duyguların biriktiğini bile fark etmeyiz.

Dördüncü neden ise modern insanın her türlü sorunu akılla çözeceği yanlış inancıdır. Akıl övülür. Duygusal insanlar ise küçük görülür. Mantık, analiz, bilgi her türlü sorunun çözümü olarak görülür. Bu nedenle de duyguların herhangi bir sorunu çözmek için ön plana çıkarılması söz konusu bile edilmez.

Bilinçaltındaki bu duyguları hissetmeyi engelleyen dirençlerin farkında olmamız duyguları hissetmemizi kolaylaştıracaktır.


03 Ekim 2015 - Duyguları Yaşamak Hisleri Hissetmek Çalışması
ayrıntı www.bulenturan.net de


Yorumlar - Yorum Yaz