Dr. Bülent URAN

Kişisel Web Sitesi

Üyelik Girişi
HOLİSTİK SAĞLIK

Değişim Bilinçli Çaba İster



Değişim ve gelişim bilinçli çaba ister.

Bilinçli bilgi ister.

Sabır ister. Kararlılık ister.

Sabır, kararlılık, irade, planlı çalışma bilincin işidir.

Bilinçaltının işi ise bunları engeller. Bilinçaltı rahatı sever. Tembelliği sever.

Ekonomik çalışmayı sever.

Fizikte tüm sistemler en az enerji harcayacak düzeyi seçer. Bu duruma kararlılık denir. Kararsız tüm sistemler bir süre sonra kararlı sisteme dönerler.

Bu nedenle bilinçaltı fiziksel dünyanın bir parçası olarak enerji açısından en az enerji harcayacağı durumu bulur ve bu durumu sürdürür.

Bunun adına mevcudu korumakta diyebiliriz. Bilinçaltı canlı sistemleri koruma amacını taşır. Bir canlının hayatta kalması için enerjisini tasarruflu kullanması gerekir. Enerji ancak tehlike anları için gereklidir. Bilinçaltı ancak tehlike anlarında enerji üretir ve bu enerji üretimini biz bir his şeklinde bedenimizde hissederiz.

Bu hissi algıladığımız anda “tehlikedeyiz” algısını yaşar ve kendimizi koruma çabası içine gireriz.
Eğer bilinçaltı ulaştığı bir kararlılık düzeyinde emniyette ve güvende olduğuna inanıyorsa, neden bu durumu değiştirsin ki? Bu durumu değiştirmek için neden fazla bir enerji harcaması yapsın ki?

Diyelim ki yeni bir lokantaya gittiniz. Bir masa ve sandalye seçip oturdunuz. Yemeğinizi yediniz ve kalktınız. Bir hafta sonra aynı lokantaya tekrar gittiniz. İster istemez aynı masayı, hatta aynı sandalyeyi seçme eğilimine girersiniz.

Daha önce yaşadığı bir deneyim için bilinçaltı aynı kararlılık durumunu seçer. Çünkü yeni bir duruma uymak için yeniden fazla enerji harcamak durumundadır. Ama daha önce yaşadığı durumlar için enerji harcamaz. Bilinçaltı açısından o masa ve sandalye artık emniyetlidir . Bu nedenle o sandalyeye oturma eğilimini taşırsınız. O sandalyeden uzaklaştıkça içinizi bir huzursuzluk kapsar. Aslında siz bu huzursuzluğu fark etmezsiniz. Basitçe en iyi hissedeceğiniz seçimi yaparsınız.
Çoğu insan “tembelim, kararsızım, istikrarsızım, maymun iştahlıyım, çabuk pes ediyorum” gibi sözlerle kendine kızar. Ama bu sözlerin ardında bilinçaltının istikrarı yatmaktadır.

Bilincin bu istikrarı bozmaya çalıştığı her türlü çabayı bilinçaltı değişik silah ve mekanizmalarla bertaraf etmeye çalışır.

Yani aslında yeni bir işe başlamak bilinçaltının istikrarını bozmaktır.
Kişiler şöyle der. “Ama yaşam kalitemi sevmiyorum. Daha kaliteli yaşamak için çaba göstermek, çalışmak istiyorum”.

Yaşam kalitesi bir kavramdır. Bu kavramı bilinçli aklımızla ancak test edebiliriz. Yani kaliteli yaşayıp yaşamadığımıza ancak içinde bulunduğumuz durumu değişik verileri değerlendirerek karar verebiliriz. Bu karar, bilinçli bir karardır.

Yaşam kaliteniz bilinçaltının umurunda değildir.

Bilinçaltı için iki durum vardır. Emniyetli durum, ya da tehlikeli durum. Siz ne kadar kalitesiz yaşadığınıza karar verseniz de eğer bilinçaltı için o durum emniyetli bir durum ise o durumu korumak için sizin bütün çabalarınızı engelleyecektir. Siz de “bende bir sorun var” diyerek bu sorunu ortadan kaldırmak için değişik çareler ararsınız.

Aslında sizin sorun dediğiniz durum bilinçaltınızın istikrarıdır.
Eğer değişim istiyorsanız bilinçaltınızda yeni bir kararlı durum yaratmanız gerekir. Ulaşacağınız yeni durum bilinçaltı tarafından yeni bir kararlı durum olarak algılanana kadar bunun çabasını bilinçli olarak sürdürmeniz gerekir. Yeni bir kararlı durum yaratmak için öncelikle içinde bulunduğunuz durumu kararsız hale getirmeniz gerekir.
Duyguları sürekli hissetmeye çalışmak yeni bir durumdur.

İçinde bulunduğumuz durum ise duyguları hissetmemek ve kaçmak üzerinedir. Yani bilinçaltı için duyguları hissetmemek ve fark etmemek ve böylece de ifade etmemek bir kararlı durum olarak kabul edilmiştir. Bu nedenle başlangıçta duygu hissetme çalışmaları yapmaya çalıştığınız zaman, hemen bilinçaltınız bu durumu size unutturmak, engellemek için elinden geleni ardına koymayacaktır.

Eğer bunun başınıza geleceğini bilmezseniz çok kısa süre içinde bu yeni çabanız yok olur gider. Yaptığınız iş ya saçma, ya da çok basit gelir. Ya da sürekli ertelersiniz. Ertelenen her iş bir süre sonra gündeminizden çıkmaya mahkumdur.
O halde duygularınızı hissetme çalışması bile kendi içinde ciddi bir kararlılık gerektirmektedir.

Bu çalışmanın, yani duygularını hissetme çalışmasının tüm diğer çalışmalardan çok önemli bir farkı vardır.

Diyelim ki günde bir saat İngilizce öğrenme çalışması yapmak istiyorsunuz. Bu yeni çabanız bilinçaltı tarafından kararsız olarak algılanırsa başınıza, duygu çalışması sırasında olan durum gelir. Hissedeceğiniz en basit duygu sıkılmaktır. İçinize çalışmaya başladıktan beş on dakika sonra bir sıkıntı basar ve çalışmayı bırakırsınız. İnatla devam ederseniz sıkıntı gittikçe artar ve sonunda pes edersiniz.
Ama duygu hissetme çalışmasının amacı zaten bedenimizde hissettiğimiz sıkıntılar olduğuna göre bu çalışma da zaten bedenimizde bir sıkıntı yaratacaktır.

Yani bilinçaltı kendi kendine kapan kurmuş durumuna düşer. Göndereceği her sıkıntı, duygu hissetme çalışmamız tarafından ortadan kaldırılmaya ve zayıflatılmaya mahkum olacaktır.

Yani biz ısrarlı oldukça, İngilizce çalışma durumunda yaşadığımızın tersi olacaktır. Orada sıkıntı giderek artarken burada sıkıntı giderek zayıflayacaktır. Bu nedenle duyguda kalmak ve duyguda kalırken hissettiğimiz duyguları zayıflatma ve eritme çalışmaları yapabilmek çok önemlidir.