Dr. Bülent URAN

Kişisel Web Sitesi

Üyelik Girişi
HOLİSTİK SAĞLIK

Bölüm 13 - Enerji Beden

Enerji Bedeni ve Duygular

Yıllar içinde hem kendimde, hem başkalarında şunu gözlemledim. Soyut gibi gözüken kavramları ne kadar somutlaştırabilirsek hem çalışma  yapmak, hem sonuç almak kolaylaşıyor. Çalışmayı somutlaştırdıkça anlatmak kolaylaşıyor. Ve sanki somutlaştıkça, evrensel dünyada o somutu gerçekleştiriyoruz. Kuantum dünyası böyle bir şey değil mi zaten? Sonsuz olasılıklar evreninde gözlemlediğiniz gerçeğiniz olur. Bunu biraz daha açacak olursak, sonsuz ihtimaller dünyasında somutlaştırabildiğinizi gerçekleştirebilirsiniz. Secretin secreti de biraz budur.

2004 den beri zihin dünyasını anlaşılabilir ve somutlanabilir bir şekilde sunmaya çalışıyorum. Somutlayabilmem için öncelikle bu meselelerin benim zihnimde somutlaşması gerekir. Burada somutlaşmaktan sadece maddeleşmeyi anlamayalım. Enerji de madde değildir ama elektrik çarpması bir canlıyı öldürür. Somutlaşma, evrensel ölçüde fiziksel karşılığının olması demektir. Buna enerji de dahil, 10 boyutlu string alemi de dahil, kara madde ve kara enerji de dahil.

Duygu koçluğunun en önemli ve esas elemanının sıkışmış duygu olduğunu bir kez daha belirtelim. Duygu sıkışmasını nasıl somutlaştırabiliriz? Duygu enerji olduğuna göre sıkışan şeyin de bir çeşit enerji formu olması gerekir. O halde bedende ya da daha doğru ifade ile varlığımızda enerjiyi somut olarak tanımlamamız ve sıkışmış duyguyu da burada bir yere oturtmamız gerekir. İşte burada hem güncel fiziğin bilgilerinden hem de kadim akupunktur tıbbının dayandığı temellerden yararlanıyoruz.

 Güncel fiziğe göre madde aynı zamanda enerjidir. Her madde aynı zamanda titreşen bir enerji formudur. O kadar hızlı titreşiyoruz ki algılarımız bu titreşimi fark edemiyor. Şöyle benzetelim. Madde bir saniye için madde, bir saniye için de enerji olarak ortamda bulunsun. Şimdi bu bir saniyeleri biner biner küçültelim. Aklımızın almayacağı kadar küçük zaman birimlerine düşürelim. Örneğin on üzeri eksi yirmidört seviyesine. Saniyenin trilyonda birinin trilyonda biri gibi ifade edebiliriz. İşte bu seviyede bir titreşim söz konusudur. Yani pratik olarak aslında her an enerjiyiz, her anda madde. O halde madde bedenimiz her an aynı zamanda enerji bedeni. Yani madde bedeni ayrı, enerji bedeni ayrı değil. Madde olmadığımız anlarda enerji, enerji olmadığımız anlarda maddeyiz. Karton filmlerde bir saniyede 24 kare çizgi resmi bir saniye içinde oynattığınız takdirde son derece hareketli bir filmin ortaya çıkması gibi bir durum.

Enerji bedendeki değişimler de fiziksel bedene bir değişiklik olarak yansıyacaktır. Enerji bedeninde sıkışmış kalmış bir duygunun titreşmesi fiziksel bedende his olarak hissedilecektir. Muhtemelen duygu sıkıuşması enerji bedeninde hangi bölgedeyse his de o bölgede hissedilecektir.

 Enerji bedeni modelimizi şimdi de biraz akupunktur modelinden kopya çekerek geliştireceğim. Hazır yeri gelmişken burada 2013 yılında Ankara Gazi Üniversitesinde akupunktur eğitimi aldığımı belirteyim.  O üç aylık eğitim döneminde akupunkturu oldukça detaylı incelediğimi söyleyebilirim. Anlatılanları duygu koçu şapkası altında dinledim. Duygu koçu olarak yaptıklarımızla akupunktur yaklaşımlarında değil ama model ve anlayış olarak çok yakınlık buldum. Akupunktur  bedendeki enerji kanallarında dolaşan çi (chi) enerjisini harekete geçirerek tedavi etmeye çalışır. İğneler belli meridyen giriş noktalarına takılara bir anten gibi evrensel çi enerjisini meridyen kanallar içine çeker. Akupunkturde 12 çift meridyen vardır. Bu meridyenler hem birbirinin devamı iken hem de ara kanallarla birbirine bağlıdırlar.

 Çin tıbbına göre meridyenlerdeki enerji akışını bozan etkenler akut ve kronik olarak 2 ana kategoride toplanır. Akut nedenler daha çok iklimatiktir. Soğuk, sıcak, nem, kuruluk, rüzgar gibi. Bunlar daha çok modern tıptaki akut enfeksiyöz durumlara benzer hastalıklara neden olurlar. Bizi esas ilgilendiren kronik etkenlerdir. Çünkü bunlar kronik hastalık yapar. İşte akupunktur esas burada, modern tıbbın iyileştiremediği hastalıklarda belli bir oranda iyileşme yaptığı için ilgi çekmektedir. Evet meridyenleri kronik olarak bozan etken nedir? Sıkı durun. Duygular. Burada duygu sıkışmasından ziyade belli bir duygudan kurtulamamak ve o duyguya takılıp kalmak şeklinde bir açıklama vardır. Açıklamanın nasıl olduğu o kadar da önemli değil. Bir duygu koçu olarak bizi ilgilendiren, tıbbın pek de önemsemediği ve hastalık etkenleri olarak kendine oldukça alt sıralarda yer bulan duyguların çin tıbbında baş köşeye oturtulmuş olmasıdır. Ama sıkışmış duygu kavramı olmadığı için iğne batırmanın etkisini, duyguyu akıtmak olarak açıklamak yerine bozuk enerjinin sağlam enerji ile beslenerek değiştirilmesi şeklinde bir açıklama benimsenmiştir.

Burada bilimselliğin ilginç ve gözden kaçan bir hususuna bu vesile nedeniyle bir kez daha değinmek istiyorum. Bu tip çalışmalarda, hatta ilaç kullanımlarında da bu geçerli, bir etki elde edilir. Etki olumlu yöndeyse bu etkinin bir açıklaması olması gerekir beklentisiyle, (tabi ki mutlaka bir açıklaması vardır), mantıklı bir açıklama yapılır. İleride de ayrıntılı konuşacağımız antidepresan ilaçlar için de bu geçerlidir. Bu ilaçların bir takım olumlu etkileri gözlendiği zaman, açıklama tamamen spekülatif olarak yapılmaktadır. Beyin kimyasını etkileyerek iyileştirme yaptığı iddia edilmiştir ama henüz ,insanda doğrudan beyin incelmesi yapmak mümkün olmadığından, bu açıklama spekülatif düzeyde kalır.

Her neyse. Basitçe şöyle diyelim. Yine burada bir model yaratıyoruz. Bir kabullenme. Bu kabullenme üzerinden çalıştığımız zaman sonuç alıyoruz.  Kabullendiğimiz model için de bir kabullenmemiz var. Olumlu yönde sonuç alıyorsak modelimiz evrensel gerçeğe uygun bir şeyleri yansıtıyor demektir.

Enerji kanallarında dolaşan enerjinin özellikleri nelerdir?

 Buna iyi enerji diyelim. Ya da evrensel enerjiyle uyumlu enerji. Bu enerjinini birinci özelliği sinusoidal olmasıdır. Sinusoidal dalgada dalganın alt ve üst sınırları aynıdır, yani simetriktir. Yani dalga yukarı bir birim gidiyorsa, aşağı yönde de bir birim gider. Buna amplitüd deriz, ya da dalganın şiddeti. Amplitüd normal akış sırasında değişmez.  Sinusoidal enerjinin  ikinci özelliği dalga boyunun sabit olmasıdır. Frekans bir dalganın dakikadaki titreşim sayısıdır. Dalga boyu sabit kalınca tabiki frekans da sabit kalacaktır.

İşte enerji bedeni bu sinusoidal enerji ile doluyken kişi kendini son derece, iyi, huzurlu ve dengede hisseder. İlginç olan her türlü sinusoidal dalganın bizi iyi hissettirmesidir. Örneğin durgun ve berrak bir suda küçük bir taşın atılmasıyla etrafa yayılan dalgalar da sinusiodaildir ve bunları seyretmek seyredeni sakinleştirir. Ya da ekranda sinusoidal frekansla salınan renkli dalgalar kısa süre içinde gevşeme ve trans yaratır. Yumuşak ve gevşetici müziklerin dalgaları da sinusoidale yakın görüntü çizer.

Sinusoidal dalganın tersi yani kötü dalga parazitik dalgadır. Adı üstünde bu tip dalgalar ses olarak parazitiktir. Görüntüleri kişiyi kötü hissettirir. Su yüzeyinde gözlemlenmesi içimizde huzursuzluk yaratır. Parazitik dalganın hem amplitüdü hem de dalga boyu her an değişir. Yani bir önceki dalgaya bakarak bir sonraki dalganın dalga boyunu kestiremeyiz.

Burada bir adım daha ileri gidelim ve koherant enerjiden bahsedelim. Koherant enerji demek dalga boyunun değişiminin grafiğe döküldüğü zaman, sinusoidal bir görüntü oluşturması demektir. Biraz kafa karıştırıcı ama şöyle diyelim. Koherant enerjide dalga boyu sabit değildir. Bir sonraki dalga boyu bir öncekinden farklıdır. Yani her bir dalganın frekansı aslında farklıdır. Ama bu farklılık rastgele değildir. Bir önceki dalga bir sonraki dalganın boyunu belirler. Belli bir süre bir sonraki dalganın boyu bir öncekinden belli oranda daha uzundur. Belli bir limite kadar uzamaya devam eder. Maksimum dalga boyuna ulaştıktan sonra dalga boyu oransal olarak kısalmaya başlan. Belli bir miimuma kadar kısalır ve sonra tekrar uzar. İşte bu  minimum ve maksimum dalga boylarının ortalama dalga boyuna uzaklığı aynıdır.

Koherant enerjinin tıpta bilinen bir şekli vardır. Bu anne karnındaki bebeğin kalp atışıyla ilgilidir. Sağlıklı bir fetusun kalbi kaydedildiğinde sinusoidal yani koherant dalga boyu ortaya çıkar. Fetus oksijensiz kalırsa bu koherans  bozulmaya başlar.

Heartmath Enstitüsünün yaptığı araştırmalarda da benzer bir sonuç elde edilmiştir. Duygu durumu dengede olan kişilerde kalp atımı koheranttır. Duygu durumu bozuldukça, yani kişi stresli oldukça bu koherans bozulmaya başlar. Basit bir cihaz ve programla kişinin kalp koheransı ölçmek mümkündür. 2008 gibi bu cihazı satın almıştım. Gerçekten de belli bir duygu boşaltımı yaptıktan sonraki ölçümlerde kişinin kalbinde müthiş bir koherans ortaya çıkmaktadır.

Kalbi koherant hale getirmek için yapılan çalışmalar vardır. Günlük duygu temizliği yöntemlerinden bahsederken bu yöntemi de anlatacağım.

Duygularla enerji beden arasındaki bağlantıya geçmeden önce farklı duyguların enerji olarak birbirinden nasıl ayrıldığından bahsedeyim.

Farklı duyguların frekansı ve dalga boyu farklıdır. Örneğin kızgınlık duygusunun frekansı üzüntüye göre daha yüksektir. Frekans azaldıkça duygu yumuşar. Aynı duygunun farklı şekilleri örneğin kaygı, endişe, korku arasındaki farklılıklar ise amplitüd düzeyindedir. Duygunun şiddeti arttıkça amplitüdü artar. Ayrıca duyguların dalga grafiğide fazla sinusoidal değildir, dalgalıdır. Yani inişli çıkışlıdır. Parazitik bir görünüm çizer. Bu nedenle de duyguları fazla iyi hissedemeyiz, kötü olarak algılarız.

İşte sıkışmış duygu, orijinal duygunun frekans özelliklerini içinde barındırır. Şu an için bu nasıl olmaktadırı açıklamaya çalışmayacağım. Çünkü  o zaman daha fazla fizik konuşmamız gerekecek. Duyguların fiziğini başka bir kitabın konusu olarak rezervde tutalım şimdilik.

 Sıkışmış duygu enerji bedeninin kanallarında belli bir yerde mini titreşimler halinde salınır. Orijinal kalıbı koruyarak. Bir şekilde titreştiği zaman aynı orijinal duygunun titreşimlerini taklit eder. Bu titreşim hem kötü bir his olarak algılanırken hem de o meridyende akmakta olan enerjinini yapısını bozar. Buna fizikte enterferans denir. Yani iki enerji dalgasının birbirinin içine geçmesiyle yeni özellikte bir dalga açığa çıkar. Duygu gün içinde ne kadar çok titreşirse, kronik streste olduğu gibi, o enerji meridyeninin karşılığı olan fiziksel bedende deki organlarda kronik bozukluklar açığa çıkmaya başlar.

Özetle bir duygu koçu enerji bedenini dengelemeyi hedefler. Ama bunun için biyoenerji tarzı bir yaklaşımı değil doğrudan duyguları dengelemeyi hedefler.

Enerji bedenini dengelemek demek, bilinçatını temizlemek demektir.

Enerji bedenini dengelemek demek, geçmişin hipnozunu bozmak demektir.

Enerji bedenini dengelemek demek, aydınlanmak demektir.

Enerji bedeni metaforu çalışmalarımızı kolaylaştırmaktadır. Bu nedenle ben çoğu çalışmamda, farkındalık yaratmak, zihni daha derin çalışmalara hazırlerken enerji bedeni meditasyonundan yararlanırım. Bunun detaylarını zihni regresyona hazırlama bölümünde anlatacağım. 

SOn düzeltme: 22.01.2017


Yorumlar - Yorum Yaz