Gerçek sevgi/hipnotik sevgi
Hepimiz sevgiye ihtiyacımız olduğuna inanırız.
Aslında ihtiyaçlar bellidir. Bunlar yemek, içmek, barınmaktır. Diğerleri sosyal ihtiyaçlardır. Sosyal yaşam kalitemizi arttıran şeylerdir. O nedenle ihtiyaç denmesi bile yanıltıcıdır. Sevgi ihtiyacı bir hipnozdur. Benim yaşamam için sevgiye ihtiyacım var ve bunu bulmam gerekir inancıyla kendini ifade eden bir hipnoz vardır ortada. Hipnoz olan kısmı sevginin gereksiz olduğundan kaynaklanmıyor. Sevgi tanımından kaynaklanıyor.
Sevgi doğuştan gelen otomatik bir arayıştır. Bilinçaltının aradığı, ama ne olduğunu bilmediği, bulduğu zaman kendini emniyette ve güvende hissettirecek bir şeydir sevgi. Özellikle bakıcılarınız, yani anne ve babalarınızın sizi sevmesini beklersiniz. Bu karar verildiği zaman, yani "tamam artık ikna oldum onlar beni seviyorlar" dediği zaman, bilinçaltı güven durumunu yaratır. Güven bir duygu durumudur ve ancak hisle kişi güvende olduğuna karar verir. Eğer rahat ve huzurlu hissediyorsa güvende olduğu inancı içine girer.
Güvende hissetme durumu nasıl bir şeydir?
Bedenin tüm hücrelerinin, üç aşağı beş yukarı aynı frekans bandı içinde atmasıdır. Bu duruma koherans denir. Koherans da hem frekans aynıdır, hem de fazlar birbiri ile uyum içindedir.
Faz dediğimiz zaman bir frekans dalgasının başlama ve bitiş anlarını kastediyoruz. Fazlar farklı olursa, tüm hücreler aynı frekans bandında titreşse de tam güven hissi oluşmaz. Ayrıca bedenin başka bir bölgesinde koherant olmayan bir şekilde, farklı frekansta atan ayrı bir his olmaması lazım.
Koherant olmayan hisler kötü olarak algılanır.
Kötü his varken, kişi güven duygusunu yaşayamaz. Yani güven durumu, denge, huzur, rahat dediğimiz durum budur. Her hücre aynı frekans ve fazda titreşmelidir.
İşte gerçek sevginin böyle bir etkisi olmalı. Öyle bir şey olmalı ki benim bedenime değdiği zaman ben farkında olsam da olmasam da bedenimin tüm hücrelerini dengeye getirmesi gerekir.
O yüzden de ünlü hipnoterapist Stephen Parkhill “Sevgi kendisine benzer olmayan her şeyi açığa çıkartır ve iyileştirir” der. Buradan sevginin de bir çeşit enerji olması gerektiğini çıkarabiliriz. Çok güçlü ve dengeli bir enerji olmalıdır ki, kendisine uymayan her türlü enerjiyi kendi içinde eriterek dengeye getirebilsin.
Sevginin bu bozuk enerjileri kışkırtıcı bir yönü de vardır. Yani, örneğin benim bedenime bir sevgi dalgası vurursa, bedenimde benim farkında olmadığım ne kadar bozuk duygu varsa titreşmeye ve açığa çıkmaya başlar. Önce bozuk enerjileri açığa çıkartır sonra da onun frekanslarını kendi frekansına uydurur.
Sevgi alınıp verilir mi?
Sevgi ancak üretilen bir şey olabilir. Bir jeneratörünüz varsa enerji üretebilirsiniz. Bu enerjiyi kablolarla dağıtabilirsiniz. Ama enerjiyi bir mal gibi alıp veremezsiniz. Ancak pil gibi maddeler enerjiyi saklayabilir ve istediğimiz yere taşıyabiliriz.
Ama bir insan bir insana pil gibi bir şeyle kullanılmak üzere sevgi verebilir mi?
Kişi ancak bu sevgiyi üretebilirse enerji etrafa doğru her yöne yayılır. Başka bir kişi bu enerji alanına girerse bedenindeki hücreler bu enerji ile rezonansa girer ve onun bedeni de bu sayede aynı enerjiyi üretmeye başlayabilir. Ama bunu herkes başaramayabilir.
Ancak sevgi enerjisini tanıyan ve bedeni bu enerjiyle titreşmeye hazır kişilerin bedeni sevgiyi üretebilir.
Bir bedenin sevgi üretebilmesi için o bedenin tüm hücrelerinin koherant olması gerekir.
Yani beden parazit yapmayacak, enterferans yapmayacak. Ancak o zaman o beden sevgi üretebilir ve başkasını kendi sevgi alanına alabilir. Burada da sevgi vermek diye bir şey yok. Karşıdakinin bu enerjiyi algılaması ve titreşmesine belki sevgiyi almak diyebiliriz. Yoksa "al sana sevgi enerjimi veriyorum" diye bir şey yok. Karşıdaki beden alır ya da alamaz. Bunu da önceden bilemeyiz.
Çocuklar daha kolay alır çünkü beden enerjileri çok fazla bozulmamıştır. Eğer kişi sevgi üretmek istiyorsa öncelikle bedenindeki olumsuz enerjileri temizlemesi gerekir. Olumsuz enerjileri yaratan birikmiş duygulardır. O halde birikmiş duyguların temizlenmesi gerekir.
Özetle duyguları temizlemeden gerçek sevgi üretimi olmaz.
Sevgi üretimi kalptir. Kalbin elektromanyetik kapasitesi beyinden binlerce kat güçlüdür. Yani ortada ciddi bir fiziksel durum var. Öyle ayakları yere basmayan şeylerden bahsetmiyoruz. Kalpte yoğun bir enerji var ve bunu koherant bir enerjiye çevirmek mümkün. Kalbin birikmiş duygularını temizlersek onun güzel sevgi enerjisini yeniden üretmesine kapı açmış oluruz. Sevilmeme algısı kalpte olumsuz duyguların birikmesine neden olur. Bu duygular kendisini kalp bölgesinde acı ya da boşluk hissi şeklinde belli eder. Hatta kişi odaklandığı zaman bu duyguları koyu gri, siyah, karanlık renkleriyle ifade eder.
Hipnotik sevgi nedir?
Mallaşan sevgidir. Alınan verilen bir mal olur. Sevgi tanımlanmaya başlanır. Sevgi şöyle gösterilir, böyle ifade edilir.
Spiritüel anlamı kaybolmaya ve hipnotik bir sevgi anlayışı oluşmaya başlanır. O yüzden de iyi hissettiren her şey sevgi olmaya başlar.
Bedende biriken duygular nedeniyle kötü hisseden kişi kendi ürettiği sevgiyi hissedemediğinden ya da sevgiyi üretemediğinden her yerde sevgi aramaya başlar.
Tabi başkalarında bir şey bulamazsa o zaman yemeğe sarıyor.
Çünkü çocukluğundan beri bilinçaltı zaten yemek ile sevgi arasında bir ilişki kurdurtmaya zorlanmıştır. Anne çocuk yedikçe mutlu olur. Büyükanne çocuğun sevdiği yiyecekleri yapar, baba/dede çocuğa sevdiği çukulata-şekerleri alarak sevgisini göstermeye çalıştığından sevgi=yemek eşitliğini kurmak hiç de bilinçaltının zorlanacağı bir şey olmuyor. Çocuklarına karşı direk sevgi üretme bilgi ya da kültürleri olmadığından en kolay iş sevginin yiyecekle temsil ettir.
Büyüyünce de sevginin ihtiyaç olduğu hipnozu devam eder. Çünkü çocukluğundan beri sevginin mallaşmasına şahit olmuş ve bu şekilde hipnozlanmıştır. Eğer bir şekilde kötü hissediyorsa ilk suçladığı neden sevgi eksikliği olur. O zaman da sevgi arayışı içine girer. Başkalarına karşı oluşmuş öfkelerine yeteri kadar sevilmediği nedenini gösterir. Tüm sorunlarının nedenini bu sevgisizliğe yükler. Ne yazık ki bu düzen böyle kurulmuş nesilden nesile aktarılmaktadır.
O halde sevgi üretmek istiyorsak önce kalbimizde birikmiş duyguları temizleyeceğiz.
Bu amaçla meditasyon, yoga, EFT, nefes çalışmaları gibi tekniklerden yararlanabilirsiniz.
Bu arada başkalarından sevgi beklemeye, sevgiyi alışverişe çevirmeye son vereceğiz. Biz sevgiyi üreteceğiz ve ihtiyacı olanın bundan yararlanmasını temenni edeceğiz. O kadar.
Endes kampındaki spiritüel keşiflerden esinlenerek hazırlanmış kişisel gelişim çalışması
23 Ağustos 2015 - Spiritüel Gelişim ve Yeniden Sevgiyle Doğmak
Ayrıntılar için tıklayınız