Dr. Bülent URAN

Kişisel Web Sitesi

Üyelik Girişi
HOLİSTİK SAĞLIK

EKampi Bölüm 7



Şeriften de ayrıldım…


Kala kala Ali Erdinç Başaran kalmıştı sarılma çalışmasını yapmadığım…

Onun da benim de son sarılma durumumuzdu. Özel olarak ayarlamış falan da değiliz ama işte ilahi akış. Böyle oldu…

Ali benim boş durduğumu gördü oldukça uzak bir yerden bana doğru yürümeye başladı…   Onun da yüzünde bayağı bir hüzün vardı ve o yüz, o yüz aynen Yavuz Dayımdı…

Hiç düşünmeden işte Yavuz Dayım da geliyor dedim… 

Daha ellerini tuttuğum anda çığlıklar atarak ağlamaya başladım… Hani çemkirmek denir ya öyle… ellerine sarılıp sarılıp ağlaşıyoruz… Bir o ağlıyor bir ben… Hem ben ağlıyorum… Hem de bir taraftan onun niye ağladığını merak ediyorum…

Artık sözler dilimden kendiliğinden dökülüyor… Ne çok başkalarının acısını yüklenmişim… Bilmeden acıları transfer almışım…

O anda başka bir şey zuhur etti tabi… Kendiliğinden…

Yavuz dayım meğer beni ne çok seviyormuş… Şaşırdım tabi… Aslın
da huy olarak çok benzerdik… O da yengeç ben de yengeç burcundandım… Doğum tarihlerimizde birbirine çok yakındı… O da sessizdir ben de… Ya da konuşurken ciddiyizdir… Bana siyasetten bahsederdi hep.. ve şimdi şu anda fark ediyorum siyasetle ilgili benim görüşlerimi sorardı…

Bazan yıllarca görüşmediğimiz olurdu… Sanki daha bir saat önce ayrılmışız gibi beni gördüğünde konuya girerdi.. neredeydin ne yapıyorsun falan muhabbeti bulunmazdı hiç onda…

Ben 2006 da Fethiyeden Ankaraya gelmiştim hipnoz çalışmalarımı yaymak ve tecrübelerimi arttırmak amacıyla… Sanki onun için gelmişim Ankaraya… Kısa süre sonra o ve 2 oğlu çok zor durumlara düştüler.

Sadece 3 ü tek başına yıllarca yaptığı işi ayakta tutmaya çalışıyorlardı. Ekonomik durumları çok kötüydü. O sırada dayım 78 yaşındaydı. Büyük oğlan Orhan 52 Sinan ise  47… Sonra bir çek meselesi yüzünden Orhan hapse düştü… Uzun süre hapiste kaldı… Sonunda ben Dayıma onu çıkarması için para verdim… O parayı benden aldığını gizleyerek Orhan’ı hapisten kurtardı. Daha sonra da skıştıkça utana sıkıla benden para istedi… Ben de Hayır da diyemiyordum…

Annem de o sıralar bizdeydi… ben kızıyordum falan. Annem biraz yardım et istersen dedi. Zamanında bize çok yardım etti.. fazla bir detay vermedi.. Daha sonra ben kendimde yapılan regresyonlarda ne demek istediğini anladım… Annem beni almış kucağına Ankaraya iş bulmaya gelmiş… Ben 2-3 aylığım… Bir kapının önündeyiz… Kulağımda annemin sesi çınlıyor… “Kimseyi rahatsız etmemeliyiz biz…” Meğer o kapı dayımların evinin kapısıymış ve bizi alıp bakmış uzun süre… Kendisi de daha yeni Ankara’ya gelmesine ve ekonomik olarak zor durumda olmasına rağmen… sene 1955…
Neyse epeyi bir süre yardım ettim… Sonunda Annem de söylediğine pişman oldu gitti konuştu… Bir süre bir şey istemedi… Sonra arada bir 100 tl daha sonra 50 tl istemeye başladı… Bir taraftan yüreğim kıyılıyor… Oğlanları bırakamıyor… Tek başına dergiyi çıkarmaya çalışıyor.. Oğlanlar bir şey yapmıyor…

Anneme dedim… Bıraksın şunları gelsin ben evde bir oda vereyim bakayım ona… Ama kabul etmedi.. Sonra bir gün düştü kaldı… hastanede ileri düzeyde beyin kanseri çıktı… Ben gidemedim hiç hastaneye… Kısa sürede de öldü…

Cenaze namazını hiç unutmam… Onu tanıyan çok az insan gelmişti… Ama Ankara da tüm cenazeler birlikte kalktığından yüzlerce kişi kıldı namazını… Bayağı yüreğim rahatlamıştı… Ama dönüşte Orhan sanki ölen onun babası değilmiş gibi fıkralar falan anlatıyor… Eski karısını anlatıyor… Önce bozuldum… Sonra bu da üzüntüden kaçmanın bir başka hali dedim… 



Endes kampındaki spiritüel keşiflerden esinlenerek hazırlanmış kişisel gelişim çalışması

30 Ağustos 2015 - Spiritüel Gelişim ve Yeniden Sevgiyle Doğmak

Ayrıntılar için tıklayınız

Yorumlar - Yorum Yaz